navbar

Sosyal ve kültürel gelişmişlik

Geçen hafta Hürriyet gazetesi pazar ilavesinde (14.Mart.2010)Ayşe Arman'ın Cansel Elçin ile söyleşisini okuyunca bu blogla ilgili paragraflar oldugunu gördüm ve paylaşmak istedim.
Fransa da yetiştiği için oradaki ve buradaki yaşamı karşılaştıracak bazı önemli noktalar söylemiş Cansel Elçin.
"- Ara işler yani. Krepçide krep yaptım, garsonluk, barmenlik, sonra Ritz'te şoför olarak çalıştım, özel şoförlük de yaptım. Bir taraftan da tiyatro okuyordum, dizilerde oyunculuk, reklam oyunculuğu, önüme ne geliyorsa yaptım...
* Size ne kattı 30 yaşına kadar Fransa'da yaşamak...
- Ben özgür bir adam oldum! Orada içime işledi özgürlük. Sonra tolerans, sonra önyargısızlık kazandırdı bana orada yaşamak. Kimseyi yargılamam. Anlamaya çalışırım. Olduğu gibi kabul etmeye gayret ederim. Fransız eğitimi biraz öyledir. Bir haftalığına bir yere gidersin, kimsin, nesin, nereden geldin, nereye gidiyorsun, ne iş yaparsın, kaç para kazanırsın ilgilenmezler bile. Bu açılardan medeni tabii. Bir de konforuna alışıyorsun, şöyle ki karşıdan karşıya geçerken genellikle ölmezsin, kırmızı ışıkta durur insanlar, kuyruğa girmeyi bilirler, sanata, sinemaya filan saygı duyarlar. İçinde temel bir estetik duygusu oluşur. Her şeye ulaşabilirsin, istersen golf de oynayabilirsin, varlıklı olman gerekmiyor, canının istemesi yetiyor. Türkiye'de olan hiyerarşik sosyal yapı orada yok. “Paran yoksa sen bir hiçsin!” yok Fransa'da, burada öyle..."

Buradaki sözlerde belirtilen yaşam ile yaşantınızla bir fark var mı?
  • Arkadaşlarınızdan paranıza göre davranan var mı?
  • Kırmızı ışıkta karşıya geçerken hayatınızı tehlikede hissediyormusunuz?
  • Türkiye'de bir golf kulübüne üye olmayı denediniz mi veya kimler golf oynayabilir.
Bence çok güzel noktalara dikkat çekilmiş yazıda.
Dahası da var, insan ilişkileri konusunda,
"- Burada ya paralı olacaksın, ya şöhretli ya da iyi bir aileden geleceksin. Oysa Fransa'da “sen” önemlisin, senin kişiliğin önemli, kendin yani, babanın parası, oynadığın rol, soyadın değil. Paris'te “kiosque”ta gazete satan biri olabilirsin ama o işi part time yapıyorsundur, ne bileyim aynı anda bir üniversitede doktora öğrencisisindir, ya da muslukçusundur, ya da haftada iki saat ek gelir için çimleri kesiyorsundur, barmenlik yapıyorsundur...
* Bizim kızlar da bu işleri yapanlara yüz vermezler...
- Deli misin? Vermezler tabii. Ama Fransa'da bir lise hocası, pekala bir marangoza aşık olabilir, evlenebilir, çoluk çocuğa karışabilir. Çünkü o marangozla o öğretmen, müşterek bir kültürü paylaşabilir. Marangozdur ama kültürlüdür. Bizde bu tür şeyleri de göremezsin, gerçi bunun sebeplerinden biri Türkiye'nin üçüncü dünya ülkesi olması. Fransa'nın ekonomik şartları iyi, kişi başına düşen milli gelir bize göre yüksek, o yüzden insanların statüleri ilişkilerine yansımıyor."
Bizde artık neredeyse genlere işleyecek kadar toplumla özdeşleşmiş kadınların söylediği "beni ne doktorlar ne mühendisler istedi " laflar bile var.
Statü veya statü masesi altında para ve güvence isteği yaşamı yönlendirmiyor mu?
Toplumda ya ne derler korkusu ile insanlar kendi hayatlarını yaşabiliyor mu?