Bilirsiniz meşhur bir anonim ibrikçibaşı hikayesi vardır.
Bu hikaye her meslekten insana uyarlanarak az da olsa farklı şekillerde anlatılır.
Eskiden, Osmanlılar zamanında, tuvalet sayısı az ve tuvaletlerde akan su yok tabi.
Genel tuvaletlerde ibrikler olur su için ibrik kullanlırmış. Bu ibriklere tabi birisinin su doldurması gerekir. Bunu tuvalet işlerinden sorumlu "İbrikçibaşı" yapıyormuş.
Adamın bir tanıdık bulmuş torpille ibrikçibaşı olarak tayin edilmiş.
İbrikler su dolduruyor kenara koyuyormuş.
Tuvalete gelen ibriği kapıp gidiyor çıkınca boşunu koyuyormuş.
Adam düşünmüş: " yahu be buraya tayin edildim ama kimse beni önemsemiyor"
Oturmuş birgün ibrikleri boyamış ve sıraya dizmiş.
Gelen ibrik alırken:
"Hayır onu bırak, sarı ibriği al"
"sen kırmızıyı al"
"sen 4. sıradaki mavi ibriği alacaksın"
Yani kendini önemli göstermek için gereksiz şeyler yapıyor.
Hikaye bu kadar :)
Birdenbire insanları kontrol etme bir iş yaptırıyor olma hissine kapılmıştır tabi. :)
Herhalde akşam eve gidince bütün tuvaleti ben idare ediyorum, çok yorucu işim var diye havalı havalı anlatıyordur.
Şimdi bir düşünün yaşantınızda bu ibrikçibaşılardan kaç tan gördünüz. Aşağıdaki meslekler alınmasın bunların sadece küçük bir kısmı böyle yapıyordur diye düşünüyorum
Okullarda ortalıkta gezip herkese bağıran bazı müdür muavinleri olabilir mi? Hani çocuk derse 5 dakika kala tam zamanında gelmiş olsa bile odasına çağırıp neden daha erken gelmiyorsun diyen. Ya da sürekli bağırarak otorite kurmaya çalışan beden eğitimi öğretmenleri..
Bağırmazsa saygı uyandıramıyorlar tabi...
Bir devlet dairesine gittiğinizde önde çok çalışan bütün yükü sırtlanan çok çalışan memurlar varken bakarsınız arkada ibrikçibaşılar olabilir hatta bekleyen vatandaşa ortalıkta gezinip "sıraya girin, düzgün sıra yapın diye bağırırlar".
Özel şirketlerde müdür pencereden ufuklara doğru çok şey düşünüp çok problem çözer edası ile bakmalıdır. Arada gidip 5 saatte bitecek iş için işi verdikten 5 dakika sonra her yarım saatte bir sorar "daha bitmedi mi". Sonra da etraftaki sohbet ettiği kişilere "bunları sıkıştırmazsan iş yapmıyolar, çok zor benim işim" der. Halbuki dogru eleman seçilmişsse zaten yapcaktı işiniz sadece moral bozup telaşlandırdığı ile kalır.
Askerde 3 günlük onbaşı veya daha üst rütbeliler alttakilere gerekli gereksiz emir yağdırabilir. Sonra askerlik hatıralarında komutan rrrıt dedimmi bizim takım hazır olurdu diye yıllarca anlatırlar. (Gerçekten çalışan ve gerekli talimat verenleri kasdetmiyorum tabi).
Bundan yıllar önce bankalarda bile bir işlem yapılacağı zaman sırayla birkaç kişiye evrak imzalatılırdı (gençler hatırlamaz). Eskiden devlet dairelerinde evrakı birden çok kişiye gezdirirsiniz sıra ile , 4 numaralı bankoya imzalatın, ordan 3 nolu servise gidin diye. Neyse gittikce hem özel hem devlet sektöründe bürokrasi azaltılıyor. Sanki oraya her işe alınan gereksiz personele iş vermek önemli hissettirmek için yapılmış sistemler kurulmuş gibi. Bu sistem özel sektörde de aynı. Birçok şirkette bir iş için gitseniz, müdürde imzada evrağınız sonra genel müdür imzalayacak sonra gelecek sözü duyabilirsiniz. Alttaki eleman yetki alacak bilgive eğitim sahipse neden herşey çok basamaklı olur. Üste kadar herkes imzalayacaksa aradakiler ibrikçibaşı gibi önemsensin diye mi imza atar.
Bu durum tüm mesleklerde var, hastanelerde de veya diğer kurumlarda da rastlamışınızdır.
İbrikçibaşılar genellikle kendilerini bilgileri, yaratıcılıkları, becerileri, vb kendilerine saygı duyulacak özellikleri olmayan, kendilerini önemli göstermek için suni işler, tavırlar yaratan genelde saygı duyulmasını sağlamak için bağırmak zorunda kalan tipler değilmi ?
Ama bu gerçek bir saygı olmaz , herkes te bilir ama belli bir süre idare ederler..